Hayatı Revize Etmek

Sadece işleri değil, hayatı revize etmek...



Geçtiğimiz günlerde düşünüyordum "revizyon" kavramı ilk ne zaman hayatıma girdi? Sinema okumaya karar verdiğim zaman mı? Dizilerde çalışmaya başladığım zaman mı? Üzerine çalışmam gereken sinema filmi senaryoları değişmeye başladığı zaman mı? Yoksa reklam filmlerinin kurgularına girmeye başladığım zaman mı? Çok net hatırlamıyorum. Sinsi bir yaratık gibi çaktırmadan girmişti ve o günden beri de hiç çıkmamıştı.

 

Benimki gibi bir alanda çalışıyorsanız revizyon bazen açık, bazen başka cümleler arasına saklanmış halde gizli kapaklı, bazen de bir otokontrol olarak gün içinde pek çok kez karşınıza çıkıyor demektir. Üniversite ve sektörde çalışmamın ilk yıllarında kendisiyle benden öncekilerin de dolduruşuyla meydan muharebesine giriştiğimi, hayatımdan çıkarmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Her revizyon kelimesini kişisel olarak bana yapılmış bir hakaret gibi algıladığım bu dönemlerde gösterdiğim direnişleri de... Öyle ya revizyon, revizyonu verenle yapan arasında bir güç savaşıysa, o halde biri kazanmalı biri kaybetmeliydi. Bizim alanda bilgisi olmamasına rağmen fikri olan insanlar ve müşteriler de benim bu çarpık anlayışıma hizmet ediyor, her geçen daha da büyümesine sebep oluyorlardı. Ancak şöyle bir gerçek vardı, yoruluyordum. Fiziksel bir yorgunluktan bahsetmiyorum. Kendi dediğini yaptırmaya çalışan iki taraf arasında gerçekleşen bu güç savaşı en çok zihinsel olarak yoruyordu. Öyle bir an gelmişti ki böylesine aşık olarak yaptığım işime gereksiz kaprisler yapmaya, devamlı söylenmeye başlamıştım. Revizyon kavramı beni sanki içten içe tüketiyordu. Buna bir son vermeliydim. Ama nasıl?

 

Okuldan mezun olup, üzerimdeki hem iş hem okul stresini biraz azalttıktan sonra sakin kafayla düşünmeye başladım. Revizyon geldiğinde beni rahatsız eden, geren neydi? Beceriksiz hissetmem mi? Yeteneksiz görünmem mi? Karşımdakinden daha iyi bildiğim bir konuda rencide edildiğimi zannetmem mi? Hissettiklerim yaklaşık böyleydi evet ama ya gerçekler? Gerçeklerin benim hissettiklerimle pek de alakası yoktu. Gençliğin getirdiği duygularım gerçekleri çoğunlukla saptırıyordu. Çok nadiren arada psikolojik sorunlarını iş yerinde ego savaşlarıyla yenmeye çalışan insanlar vardı elbette ama işi yaptıranla, yapan olarak iki taraf da tek bir şey istiyordu : projeyi daha iyi yapmak. Bu ortak fikir etrafında bu kadar çatışma çıkmasının tek nedeni de iki tarafın bakış açılarındaki farklılıktı. Bunu bir kere açıklığa kavuşturduktan sonra bu konuda biraz daha sakinleşmeye, gelen mail ya da telefonlara önyargısız cevap vermeye ve en önemlisi revizyon kavramına bakış açım değişmeye başladı. Gelen isteklere farklı bakmaya gerçekten projenin işine yarar mı yaramaz mı diye düşünmeye, daha net ifade etmeye, kişisel algılamadan konuşmaya, ortak yollar bulmaya başladım. Sonra ne oldu dersiniz? Revizyon gerginliği, çatışmaları gitti, mevcut işi / projeyi daha iyi yapacak fikirlerin heyecanı geldi. Bakış açısı değişince revizyonlar yapılsın ya da yapılmasın projelerin kalitesi ve heyecanı da artmaya başladı. Her iki taraf için de. Bir süre sonra revizyonlar bir işi daha iyi yapma fırsatıydı benim için. Enteresan olansa bakış açım değiştikten sonra projelere daha az hatta hiç revizyon almamaya başlamamdı.

 

Peki revizyon sadece işle ilgili bir kavram mıydı? Hayatta da bir karşılığı var mıydı? Gün içerisinde hangi alanlarda kapımızı çalıyordu? Aslında farkında olsak da olmasak da hepimiz kendi hayatımızda minik minik revizyonlar yapıyorduk. Saçımızı değiştirmemizden, bilgisayardaki dosyaları düzenlemeye; daha sosyal olmamızdan daha eve kapanmamıza kadar her şey birer revizyondu aslında. Farkında olmadığımız bu ufak değişiklikler sorunu fark etmeden bilinçsiz attığımız adımlar gibiydi. Bizi bir sebepten mutlu ediyor, iyi hissettiriyorlardı ama asıl sorunları çözmüyorlardı. Minik kaçamaklar sanki. Değişiklik gösteren davranışlarımın nedenini sorgulamaya başlayınca rahatsız olduğum konular da gün yüzüne çıkmaya başladı. Ve bundan bir kaç sene önce revizyonu sadece iş hayatımda değil, gündelik hayatımda da kullanmaya başladım. Bilinçsiz atılmış minik ve kısa süreli mutluluk adımlarındansa asıl sorunlara odaklanıp, revize etmeye başladım. O gün bugündür de ara ara hayatımdaki insanları, müşterileri, yaşama şeklimi, düşünme biçimimi... daha iyi olmasını istediğim ne varsa revize eder dururum. Hepsini tek tek yazıp, neler değişti anlatacak değilim ama hayatımda olumlu anlamda pek çok değişikliğin olduğunu söyleyebilirim. Derdim sizin de gerek revizyona gerekse hayata bir de bu yönden bakmanıza vesile olmak. Kim bilir belki sizin de işinize yarar. Bir düşünün, hayatınızda sadece kendiyle ilgili olan, zaman ve enerji emici kaç arkadaşınız var? Getiriden çok götürüsü olan kaç müşteri, proje? İstemediğiniz halde yapmak zorunda olduğunuz neler var? Yapmak istediğiniz halde zaman ayıramadığınız neler, kimler var? Gereksiz zaman harcadığınız? Peki ya sağlığınız, o ne durumda? "Şunu halledeyim de sonra dikkat edeceğim" demenizin üstünden ne kadar zaman geçti? Edinmek istediğiniz, bırakmak istediğiniz alışkanlıklarınız? Değiştirmek istedikleriniz? Sorular da cevaplar da sınırsız. Sizi rahatsız, huzursuz, mutsuz eden noktaları bulup, revize etmeye ne dersiniz? Belki bir günde değişmeyecek ama bir yerden başlamak lazım. Revizyonun en güzel yanıysa sıfırdan başlamamak. Tıpkı hayat gibi.

Related Posts